Türkiye’nin tarih sahnesindeki en önemli ve gizemli yapılarından biri olan Karahantepe Antik Kenti, tarih öncesi dönemlere ışık tutan birçok eser ve kalıntıya ev sahipliği yapmaktadır. Karahantepe, tarihin tozlu sayfalarında gizli kalmış bir hazine gibi, ziyaretçilerini bekler. Bizler de bu kentin meraklıları için detaylı bir araştırma yaptık. Keyifli okumalar!
Kaynak: 1, 2
Tek Tek Dağları Milli Parkı’na sadece 55 kilometre uzaklıkta bulunan Karahantepe, 1997’de keşfedilen bir tarih öncesi yerleşim alanıdır.
Kireçtaşının temel malzeme kaynağının olma nedeni ise taşın işlenmesinin kolay olmasıydı.
Bu malzeme, Karahantepe’nin tarihi ve mimari zenginliğini oluşturan temel taşlardan biriydi.
Kazılar başlandığında ise Göbeklitepe’dekilere çok benzeyen neredeyse 250’den fazla dikilitaş ortaya çıktı.
Bu dikilitaşlar, anakayaya oyulmuş çok sayıda yapının var olduğunu gösteriyor ve üzerlerinde çeşitli insan ve hayvan figürleri bulunuyor.
Geçtiğimiz yıllarda Prof. Dr. Necmi Karul önderliğindeki kazı ekibi, Karahantepe’de dört ayrı yapı ve sırtında leopar figürü bulunan bir insan heykeli gibi çeşitli heykelleri gün yüzüne çıkardı.
Gerçekleştirilen yüzey taramaları ve jeomanyetik ölçümler ise Karahantepe’de farklı olan dört ayrı bölüm olduğunu gözler önüne serdi.
AB yapısının, 8×6 metrelik boyutlarıyla ana kaya içerisine özenle oyulmuş bir yapı olduğu düşünülmektedir
Baş figürünün karşısında ise ön sıradaki dört ve arka sıradaki altı adet fallus şeklindeki dikilitaşlar bulunur.
Ana kaya üzerine oyularak inşa edilen ve 23 metre çapında olan AD Yapısı, özgün bir mimariye sahiptir.
Bu da her iki yapının bir kompleksin parçaları olduğu tezini güçlendirir.
AA yapısı ise AB yapısı gibi ana kayanın içine oyularak inşa edilmiştir.
AC Yapısı, anakaraya oyularak inşa edilmiş bir yapıdır ve yapıda güney duvarı boyunca bir seki bulunmaktadır.
Bu durum, AC Yapısı’nın hem inşa tekniği hem de sonrasında gerçekleştirilen doldurma işlemi açısından çağının diğer yapılarıyla benzerlik gösterdiğini ortaya koymaktadır.